Harman Yeri, Anadolu'nun bereketli topraklarinda kök salmis bir hayatin, degisen zamanin sert rüzgârlariyla nasil savruldugunu anlatan güçlü bir roman. Toroslar'in eteklerindeki genis ovada, Halil Bey'in konagi sadece bir tas yapi degil; adaletin, gururun ve töreyle yogrulmus bir hayatin simgesidir. Yillardir hükmettigi topraklarda sözü kanun, bakisi fermandir. Sofralari herkese açiktir, gölgesi hem koruyan hem de saygi uyandiran bir çinar gibi uzanir köyün üzerine.
Ancak sehirden gelen yeni kanunlar, düzenlemeler ve eski hesaplarin yeniden açilmasiyla birlikte bu köklü düzen çatirdamaya baslar. Bir toprak davasi, Halil Bey için sadece mülkiyet meselesi degil, onur ve itibar mücadelesidir. Roman, köy hayatinin bütün detaylarini, harman zamani tarlalardaki bereketten bayram sofralarindaki cömertlige, konagin tas duvarlarindan yasli dut agacinin gölgesine kadar canli betimlemelerle aktarir.
Halil Bey'in gururu, ailesinden devraldigi gelenekler ve köylüyle kurdugu dengeler, zamanin degisen yüzüyle karsi karsiya geldiginde sert bir çatismaya dönüsür. Babasindan kalan belgeler, eski günlerin tanikligini yaparken; bir günlügün satirlarinda yazili ögütler, Halil Bey'in iç dünyasinda derin yariklar açar. Güç ve itibar arasindaki ince çizginin, aslinda ne kadar kirilgan oldugunu kesfeder. Harman Yeri, sadece bir ailenin veya bir adamin hikâyesi degil; ayni zamanda degisen toplumsal düzenin, gelenek ile modernite arasindaki kaçinilmaz çatismanin da romanidir.
Okuyucu, Halil Bey'in gözünden gururun bedelini, kayiplarin sessiz agirligini ve degisimin kaçinilmazligini hisseder. Zengin tasvirleri, karakter derinligi ve toplumsal gözlemleriyle Harman Yeri, Türk edebiyatinda köy romani gelenegini güçlü bir sekilde sürdüren, ayni zamanda insani yönüyle evrensel bir hikâye sunan nadir eserlerden biridir. Yaklasik 150 sayfa.
Harman Yeri, Anadolu'nun bereketli topraklarinda kök salmis bir hayatin, degisen zamanin sert rüzgârlariyla nasil savruldugunu anlatan güçlü bir roman. Toroslar'in eteklerindeki genis ovada, Halil Bey'in konagi sadece bir tas yapi degil; adaletin, gururun ve töreyle yogrulmus bir hayatin simgesidir. Yillardir hükmettigi topraklarda sözü kanun, bakisi fermandir. Sofralari herkese açiktir, gölgesi hem koruyan hem de saygi uyandiran bir çinar gibi uzanir köyün üzerine.
Ancak sehirden gelen yeni kanunlar, düzenlemeler ve eski hesaplarin yeniden açilmasiyla birlikte bu köklü düzen çatirdamaya baslar. Bir toprak davasi, Halil Bey için sadece mülkiyet meselesi degil, onur ve itibar mücadelesidir. Roman, köy hayatinin bütün detaylarini, harman zamani tarlalardaki bereketten bayram sofralarindaki cömertlige, konagin tas duvarlarindan yasli dut agacinin gölgesine kadar canli betimlemelerle aktarir.
Halil Bey'in gururu, ailesinden devraldigi gelenekler ve köylüyle kurdugu dengeler, zamanin degisen yüzüyle karsi karsiya geldiginde sert bir çatismaya dönüsür. Babasindan kalan belgeler, eski günlerin tanikligini yaparken; bir günlügün satirlarinda yazili ögütler, Halil Bey'in iç dünyasinda derin yariklar açar. Güç ve itibar arasindaki ince çizginin, aslinda ne kadar kirilgan oldugunu kesfeder. Harman Yeri, sadece bir ailenin veya bir adamin hikâyesi degil; ayni zamanda degisen toplumsal düzenin, gelenek ile modernite arasindaki kaçinilmaz çatismanin da romanidir.
Okuyucu, Halil Bey'in gözünden gururun bedelini, kayiplarin sessiz agirligini ve degisimin kaçinilmazligini hisseder. Zengin tasvirleri, karakter derinligi ve toplumsal gözlemleriyle Harman Yeri, Türk edebiyatinda köy romani gelenegini güçlü bir sekilde sürdüren, ayni zamanda insani yönüyle evrensel bir hikâye sunan nadir eserlerden biridir. Yaklasik 150 sayfa.