"Çikmaz Sokak", modern sehir hayatinin görünmez duvarlari arasinda sikisip kalan bir gencin, Ali Yilmaz'in, ruhsal ve toplumsal çöküsünü sarsici bir gerçeklikle gözler önüne seriyor. Üniversiteyi bitirmis, hayallerini cebinde tasiyan bir gençken; issizlik, aile beklentileri, borç yükü ve çevrenin yargilayici bakislari arasinda adim adim kendi içine çekilen Ali, günlerini bir hapishane hücresine dönüsmüs odasinda geçiriyor.
Her sabah, tavandaki rutubet lekesiyle baslayan günü; is arama umutsuzlugu, kisa süreli geçici isler, sosyal fobinin pençesinde geçen toplu tasima yolculuklari ve depoda çalisirken yasadigi asagilanmalarla devam ediyor. Dis dünyadan kaçis, giderek derinlesen yalnizlik ve içine kapanma; onu, hem bedeninde hem zihninde beliren çatlaklarla baska bir esige sürüklüyor. Zamanla sesler duymaya, yüzlerde maskeler görmeye ve en siradan olaylari bile ugursuz isaretler olarak algilamaya basliyor.
Anadolu kültüründen sizan batil inançlar, çocukluk hikâyeleri, "nazar" ve "büyü" gibi kavramlar, Ali'nin zayiflamis gerçeklik algisinda yer buluyor. Gözle görülmeyen yargilarin ve görünmez zincirlerin arasinda, kendi varligini bile saklamaya çalisan Ali'nin hikâyesi; okuru, sehir hayatinin anonim kalabaliklari içinde bile derin bir yalnizlik yasayabilecegimiz gerçegiyle yüzlestiriyor."Çikmaz Sokak", yalnizca bir bireyin psikolojik çözülüs hikâyesi degil; ayni zamanda modern toplumun dayattigi basari kriterlerinin, aile içi rollerin, ekonomik baskinin ve mahalle kültürünün genç bir zihin üzerindeki yikici etkilerini anlatiyor.
Anlatimindaki yogun betimlemeler, içsel monologlar ve karanlik atmosfer; okuru Ali'nin zihninin labirentlerinde dolastiriyor. Her sayfada artan gerilim, insana hem tanidik hem de rahatsiz edici gelen bir yanki birakiyor. Bu roman, görünmeyen yaralarimizin, söyleyemedigimiz korkularimizin ve kimseye açamadigimiz utançlarimizin da bir hikâyesi. Ali'nin çikmaz sokagi, belki de hepimizin hayatinda var olan o görünmez köselerin bir yansimasi.
Yaklasik 100 sayfa.
"Çikmaz Sokak", modern sehir hayatinin görünmez duvarlari arasinda sikisip kalan bir gencin, Ali Yilmaz'in, ruhsal ve toplumsal çöküsünü sarsici bir gerçeklikle gözler önüne seriyor. Üniversiteyi bitirmis, hayallerini cebinde tasiyan bir gençken; issizlik, aile beklentileri, borç yükü ve çevrenin yargilayici bakislari arasinda adim adim kendi içine çekilen Ali, günlerini bir hapishane hücresine dönüsmüs odasinda geçiriyor.
Her sabah, tavandaki rutubet lekesiyle baslayan günü; is arama umutsuzlugu, kisa süreli geçici isler, sosyal fobinin pençesinde geçen toplu tasima yolculuklari ve depoda çalisirken yasadigi asagilanmalarla devam ediyor. Dis dünyadan kaçis, giderek derinlesen yalnizlik ve içine kapanma; onu, hem bedeninde hem zihninde beliren çatlaklarla baska bir esige sürüklüyor. Zamanla sesler duymaya, yüzlerde maskeler görmeye ve en siradan olaylari bile ugursuz isaretler olarak algilamaya basliyor.
Anadolu kültüründen sizan batil inançlar, çocukluk hikâyeleri, "nazar" ve "büyü" gibi kavramlar, Ali'nin zayiflamis gerçeklik algisinda yer buluyor. Gözle görülmeyen yargilarin ve görünmez zincirlerin arasinda, kendi varligini bile saklamaya çalisan Ali'nin hikâyesi; okuru, sehir hayatinin anonim kalabaliklari içinde bile derin bir yalnizlik yasayabilecegimiz gerçegiyle yüzlestiriyor."Çikmaz Sokak", yalnizca bir bireyin psikolojik çözülüs hikâyesi degil; ayni zamanda modern toplumun dayattigi basari kriterlerinin, aile içi rollerin, ekonomik baskinin ve mahalle kültürünün genç bir zihin üzerindeki yikici etkilerini anlatiyor.
Anlatimindaki yogun betimlemeler, içsel monologlar ve karanlik atmosfer; okuru Ali'nin zihninin labirentlerinde dolastiriyor. Her sayfada artan gerilim, insana hem tanidik hem de rahatsiz edici gelen bir yanki birakiyor. Bu roman, görünmeyen yaralarimizin, söyleyemedigimiz korkularimizin ve kimseye açamadigimiz utançlarimizin da bir hikâyesi. Ali'nin çikmaz sokagi, belki de hepimizin hayatinda var olan o görünmez köselerin bir yansimasi.
Yaklasik 100 sayfa.