Kuantum dolanıklığının tüm renkleri. Platon'un mağarası mitinden Carl Jung'un eşzamanlılığına, David Bohm'un holografik evrenine.

Par : Bruno Del Medico
Offrir maintenant
Ou planifier dans votre panier
Disponible dans votre compte client Decitre ou Furet du Nord dès validation de votre commande. Le format ePub est :
  • Compatible avec une lecture sur My Vivlio (smartphone, tablette, ordinateur)
  • Compatible avec une lecture sur liseuses Vivlio
  • Pour les liseuses autres que Vivlio, vous devez utiliser le logiciel Adobe Digital Edition. Non compatible avec la lecture sur les liseuses Kindle, Remarkable et Sony
Logo Vivlio, qui est-ce ?

Notre partenaire de plateforme de lecture numérique où vous retrouverez l'ensemble de vos ebooks gratuitement

Pour en savoir plus sur nos ebooks, consultez notre aide en ligne ici
C'est si simple ! Lisez votre ebook avec l'app Vivlio sur votre tablette, mobile ou ordinateur :
Google PlayApp Store
  • FormatePub
  • ISBN8215944493
  • EAN9798215944493
  • Date de parution07/04/2023
  • Protection num.pas de protection
  • Infos supplémentairesepub
  • ÉditeurWMG Publishing

Résumé

Kitap üç bölüme ayrilmistir. Ilk bölümde (sezgiler) yazar, algilanabilir dünyanin yanilsama gerçekligine dair en alakali hipotezleri ele aliyor. Maddeyi asan bir bilinç düzeyinin varligi büyük düsünürler tarafindan tasavvur edilmistir. Bu fikri Platon'un Magara Efsanesi'nde, Berkeley'in "Maddi Olmayan Teori", "Form Psikolojisi" nde (Gestaltpsychologie) buluyoruz. En güvenilir kaynak, Carl Jung'un kolektif bilinçdisi ve eszamanlilik teorisi üzerine çalismalarinda yatmaktadir.Ikinci bölümde (Onaylar) yazar, Thomas Young'in iki yarikli bariyer deneyinden durumlarin üst üste gelmesi ve kuantum korelasyonu fenomenine kadar kuantum fiziginin yolunu basit ama ayrintili bir sekilde anlatiyor.
Bu ayricalikli anahtarlar araciligiyla kuantum dolanikligini anlamak mümkündür. Üçüncü bölümde (Perspektifler) yazar, David Bohm tarafindan "sakli ve açiklanmis evren" ve kozmosun holografik vizyonu üzerine "kuantum potansiyeli" üzerine gelistirilen teorileri anlatiyor. Her sey, matematiksel formüller kullanilmadan ve birçok resim yardimiyla mutlak bir basitlikle açiklanmistir.Insanlik, kökenlerinden beri, seylerin kökenini ve bilesimini arastirmak, islevlerini ve samimi amaçlarini kesfetmek istemistir.
Evrensel olarak kullanilan yöntem, nesneleri daha küçük parçalara ayirmak, ardindan bunlari görsel incelemeden kimyasal reaksiyonlara kadar mümkün olan her teknikle analiz etmektir. Bu bugün hala oluyor. Örnegin, bir bilim adami bir granit küpün kimyasal ve fiziksel yapisini kesfetmek isterse, onu ayri ayri atomlara bölünene kadar daha küçük parçalara ayiracaktir. Bununla birlikte, bilim adami atomu olusturan tek tek parçaciklari arastirmak isterse, inanilmaz bir sürprizle karsilasir.
Granit küpü bir buz küpünün yapacagi gibi davranir. Bilim adami sis haline gelen, buharlasan, parmaklarinin arasinda kaybolan maddenin oldugunu görür. Kati madde titresen enerjiye dönüsür. Tek parçaciklar, kati cisimsellik olmadan dalgalanan dalgalara dönüstürülür. Atomalti seviyede madde artik kati madde degil, farkli bir sey haline geliyor. Temel parçaciklar bizi kandirir. Biri onlari gözlemlediginde kati benekler gibi görünürler, ancak gözlemlenmediklerinde titresen dalgalar gibi davranirlar.
Atomlar pratikte yalnizca vakum içerir. Yüzeyde maddeye dokunabilecegimize, tartabilecegimize, manipüle edebilecegimize ve ölçebilecegimize inaniyoruz. Ancak madde, en samimi kompozisyonunda bir bosluk, enerji, bilgi, dalga veya titresim dalgasi haline gelir. Bize en yakin özünde kati malzeme gibi görünen sey artik kati malzeme degildir. Bu noktada, artik tek bir gerçeklikten söz edemeyecegimiz açiktir.
Gözlem seviyelerine bagli olarak, son derece küçükten sonsuz büyüklüge kadar, hepsi farkli ama tamamen dogru olan pek çok gerçeklik vardir. Ya da belki daha yüksek bir realitenin hala bilinmeyen birçok yönü vardir. Bütün felsefeler ve dinler her zaman maddeyi asan bir "ruh bölgesi" varsayimina sahiptir; bununla birlikte hiç kimse onun varliginin kanitini sunamadi. Bugün kuantum fizigi, geçen yüzyila kadar hayal bile edemeyecegimiz ufuklara kocaman bir pencere açiyor.
Dogrulamalar, özellikle kuantum dolanikligi fenomeni ile ilgili olan basarili bir sekilde gerçeklestirilen deneylerden gelmektedir.
Kitap üç bölüme ayrilmistir. Ilk bölümde (sezgiler) yazar, algilanabilir dünyanin yanilsama gerçekligine dair en alakali hipotezleri ele aliyor. Maddeyi asan bir bilinç düzeyinin varligi büyük düsünürler tarafindan tasavvur edilmistir. Bu fikri Platon'un Magara Efsanesi'nde, Berkeley'in "Maddi Olmayan Teori", "Form Psikolojisi" nde (Gestaltpsychologie) buluyoruz. En güvenilir kaynak, Carl Jung'un kolektif bilinçdisi ve eszamanlilik teorisi üzerine çalismalarinda yatmaktadir.Ikinci bölümde (Onaylar) yazar, Thomas Young'in iki yarikli bariyer deneyinden durumlarin üst üste gelmesi ve kuantum korelasyonu fenomenine kadar kuantum fiziginin yolunu basit ama ayrintili bir sekilde anlatiyor.
Bu ayricalikli anahtarlar araciligiyla kuantum dolanikligini anlamak mümkündür. Üçüncü bölümde (Perspektifler) yazar, David Bohm tarafindan "sakli ve açiklanmis evren" ve kozmosun holografik vizyonu üzerine "kuantum potansiyeli" üzerine gelistirilen teorileri anlatiyor. Her sey, matematiksel formüller kullanilmadan ve birçok resim yardimiyla mutlak bir basitlikle açiklanmistir.Insanlik, kökenlerinden beri, seylerin kökenini ve bilesimini arastirmak, islevlerini ve samimi amaçlarini kesfetmek istemistir.
Evrensel olarak kullanilan yöntem, nesneleri daha küçük parçalara ayirmak, ardindan bunlari görsel incelemeden kimyasal reaksiyonlara kadar mümkün olan her teknikle analiz etmektir. Bu bugün hala oluyor. Örnegin, bir bilim adami bir granit küpün kimyasal ve fiziksel yapisini kesfetmek isterse, onu ayri ayri atomlara bölünene kadar daha küçük parçalara ayiracaktir. Bununla birlikte, bilim adami atomu olusturan tek tek parçaciklari arastirmak isterse, inanilmaz bir sürprizle karsilasir.
Granit küpü bir buz küpünün yapacagi gibi davranir. Bilim adami sis haline gelen, buharlasan, parmaklarinin arasinda kaybolan maddenin oldugunu görür. Kati madde titresen enerjiye dönüsür. Tek parçaciklar, kati cisimsellik olmadan dalgalanan dalgalara dönüstürülür. Atomalti seviyede madde artik kati madde degil, farkli bir sey haline geliyor. Temel parçaciklar bizi kandirir. Biri onlari gözlemlediginde kati benekler gibi görünürler, ancak gözlemlenmediklerinde titresen dalgalar gibi davranirlar.
Atomlar pratikte yalnizca vakum içerir. Yüzeyde maddeye dokunabilecegimize, tartabilecegimize, manipüle edebilecegimize ve ölçebilecegimize inaniyoruz. Ancak madde, en samimi kompozisyonunda bir bosluk, enerji, bilgi, dalga veya titresim dalgasi haline gelir. Bize en yakin özünde kati malzeme gibi görünen sey artik kati malzeme degildir. Bu noktada, artik tek bir gerçeklikten söz edemeyecegimiz açiktir.
Gözlem seviyelerine bagli olarak, son derece küçükten sonsuz büyüklüge kadar, hepsi farkli ama tamamen dogru olan pek çok gerçeklik vardir. Ya da belki daha yüksek bir realitenin hala bilinmeyen birçok yönü vardir. Bütün felsefeler ve dinler her zaman maddeyi asan bir "ruh bölgesi" varsayimina sahiptir; bununla birlikte hiç kimse onun varliginin kanitini sunamadi. Bugün kuantum fizigi, geçen yüzyila kadar hayal bile edemeyecegimiz ufuklara kocaman bir pencere açiyor.
Dogrulamalar, özellikle kuantum dolanikligi fenomeni ile ilgili olan basarili bir sekilde gerçeklestirilen deneylerden gelmektedir.