Internette büyümüs bir nesil. Her seyi vaat eden bir dünya. Geçmeyen bir yalnizlik. Sevgide, insanlarda, kendinde süphenin onu güvende tutacagina inanarak büyüdü. Bagliligin asla süremeyecegine dair süphe. Iyi olan hiçbir seyin gerçek olamayacagina dair süphe. Ama sürekli tereddüt içinde yasamak onu güçlendirmedi-yalnizlastirdi. Tek kisinin kendisi olmadigini biliyor. Arkadaslari da bunu hissediyor.
Uygulamalarda sonsuz yüzler arasinda geziniyorlar, begenilerde ve yorumlarda onay pesinde kosuyorlar, kendilerini tükenene kadar sergiliyorlar-ve yine de görünmez hissediyorlar. Onlara özgürlügün asla yetinmemek oldugu, güçlenmenin uzaklasmak oldugu ve terapinin kendilerinin her parçasini etiketlemek oldugu söylendi. Yine de, bir sekilde, hala arayis içindeler. Bu kitap, onun siziyi adlandirma ve yalanlarla yüzlesme girisimidir.
Bizi sekillendiren dijital dünyaya, bizi parça parça satan kültüre ve bizi asktan, inançtan ve sadakatten alikoyan süphelere bakmaktir. Bizi huzursuz birakan bir özgürlügün maliyeti ve her sey sana gitmeni söylerken kalmayi seçmenin sessiz isyani hakkindadir. Daha fazlasini istiyor. Aska, aileye, inanca, kalici bir sey insa etme olasiligina inanmak istiyor. Ama bunu yapmak için, en zor gerçekle yüzlesmek zorunda: belki de süphe en basindan beri asil hapishaneydi.Simdi yanlis gideni adlandirmak, kaybedileni bulmak ve baska bir yolu hayal etmek için tek bir sansi var.
Keske hikayesinin ortasinda hep sessizce duran o büyük gerçegin etrafindan dolasabilse: inanmaya cesaret etmedikçe hiçbir sey degismez. Ne yanlis gidebilir ki?
Internette büyümüs bir nesil. Her seyi vaat eden bir dünya. Geçmeyen bir yalnizlik. Sevgide, insanlarda, kendinde süphenin onu güvende tutacagina inanarak büyüdü. Bagliligin asla süremeyecegine dair süphe. Iyi olan hiçbir seyin gerçek olamayacagina dair süphe. Ama sürekli tereddüt içinde yasamak onu güçlendirmedi-yalnizlastirdi. Tek kisinin kendisi olmadigini biliyor. Arkadaslari da bunu hissediyor.
Uygulamalarda sonsuz yüzler arasinda geziniyorlar, begenilerde ve yorumlarda onay pesinde kosuyorlar, kendilerini tükenene kadar sergiliyorlar-ve yine de görünmez hissediyorlar. Onlara özgürlügün asla yetinmemek oldugu, güçlenmenin uzaklasmak oldugu ve terapinin kendilerinin her parçasini etiketlemek oldugu söylendi. Yine de, bir sekilde, hala arayis içindeler. Bu kitap, onun siziyi adlandirma ve yalanlarla yüzlesme girisimidir.
Bizi sekillendiren dijital dünyaya, bizi parça parça satan kültüre ve bizi asktan, inançtan ve sadakatten alikoyan süphelere bakmaktir. Bizi huzursuz birakan bir özgürlügün maliyeti ve her sey sana gitmeni söylerken kalmayi seçmenin sessiz isyani hakkindadir. Daha fazlasini istiyor. Aska, aileye, inanca, kalici bir sey insa etme olasiligina inanmak istiyor. Ama bunu yapmak için, en zor gerçekle yüzlesmek zorunda: belki de süphe en basindan beri asil hapishaneydi.Simdi yanlis gideni adlandirmak, kaybedileni bulmak ve baska bir yolu hayal etmek için tek bir sansi var.
Keske hikayesinin ortasinda hep sessizce duran o büyük gerçegin etrafindan dolasabilse: inanmaya cesaret etmedikçe hiçbir sey degismez. Ne yanlis gidebilir ki?