Kelimelerin gücünü kaybettigi ve düsüncenin susturuldugu bir ülkede, sessizligin kendisi en yüksek yanki haline gelir. Insanlar konusmadan yasar, sorgulamadan inanir ve görmeden kabul eder. Düsüncenin agirligi hafifligin rahatligina yenik düstü. Yine de, bizi insan yapan sorularimizdir. Yanlis olmaktan korkmadan varligimizi, çevremizi ve dünyamizi anlamaya çalisan bir yolculukta gezginleriz. Bu kitap, düsünmenin bir suç olarak kabul edildigi ve sorgulamanin tehlikeli oldugu bir ulusun hikayesini anlatiyor.
Ama ayni zamanda her seye ragmen düsünmeye devam eden, sessiz kalmayi reddeden ve yollarini kaybettiklerinde bile yürümeye devam edenlerin hikayesidir. Belki bir ütopya, belki de bir distopyadir. Ama her seyden çok, içinde yasadigimiz dünyanin bir aynasidir. The Land of the Unthinking'i yazarken bir fantezi yaratmadim. Sadece gördüklerimi, duyduklarimi ve hissettiklerimi kelimelere döktüm. Bu sayfalarda yankilanan sessizlik, en yüksek çiglik olabilir.
Düsünmekten korkmayanlar için...
Kelimelerin gücünü kaybettigi ve düsüncenin susturuldugu bir ülkede, sessizligin kendisi en yüksek yanki haline gelir. Insanlar konusmadan yasar, sorgulamadan inanir ve görmeden kabul eder. Düsüncenin agirligi hafifligin rahatligina yenik düstü. Yine de, bizi insan yapan sorularimizdir. Yanlis olmaktan korkmadan varligimizi, çevremizi ve dünyamizi anlamaya çalisan bir yolculukta gezginleriz. Bu kitap, düsünmenin bir suç olarak kabul edildigi ve sorgulamanin tehlikeli oldugu bir ulusun hikayesini anlatiyor.
Ama ayni zamanda her seye ragmen düsünmeye devam eden, sessiz kalmayi reddeden ve yollarini kaybettiklerinde bile yürümeye devam edenlerin hikayesidir. Belki bir ütopya, belki de bir distopyadir. Ama her seyden çok, içinde yasadigimiz dünyanin bir aynasidir. The Land of the Unthinking'i yazarken bir fantezi yaratmadim. Sadece gördüklerimi, duyduklarimi ve hissettiklerimi kelimelere döktüm. Bu sayfalarda yankilanan sessizlik, en yüksek çiglik olabilir.
Düsünmekten korkmayanlar için...